Çoculara ödül yerine ne verilmeli?
NEDEN ÖDÜL VERİRİZ?
Biz çocuklara neden ödül veriyoruz? Yapmadığı bir işi yapması ya da yaptığı bir işe devam etmesi için.
Peki, neden ödül olmadan, çocuğun o işi yapmayacağını düşünüyoruz?
Demek ki işin kendisi ödül verilmeden yapılmayacak kadar sıkıcı veya gereksiz.
Demek ki çocuk o işten çok da haz almıyor.
Demek ki çocuk o işi o kadar da sevmiyor.
Demek ki çocuk o işi çok da değerli bulmuyor.
Yoksa zaten ödül olmadan yapardı, değil mi?
ÖDÜLÜ OLMAYAN İŞLER
Annenizin, kardeşinizin ya da çocuğunuz iki böbreği de durdu. Böbrek bulunmazsa, ölecek. Böbreğinizi vermeniz için size kaç paralık ödül vermeleri gerekiyor?
Atatürk, kurtuluş savaşında halka ne kadar ödül verdi?
TEMA Vakfı’nın başkanı Hayrettin Karaca’ya kim ne kadar ödül verdi ki ömrünü doğaya ve toprağa adadı?
Bunların hiçbiri ödül gerektirmez.
İnsanlar çoğu şeyi inançları, değerleri ve sevgileri için yapar. Ödül için yapmaz.
ÇOCUKLARA ÖDÜL YERİNE NE VERİLMELİ?
O zaman çocuklara öyle şeyler sunalım ki çocuklar o işi sadece sevdiği için yapsın.
Sevmedikleri, değer vermedikleri, önemsiz işleri ödül zoruyla yaptırmayalım.
İşin kendisi haz versin. Çocuk o işle uğrasınca iş sonrası verilecek ödülle değil, işin verdiği haz tarafından motive olsun.
Bir işin haz vermesi için bazı özellikleri olması gerekiyor. Bunlardan en önemlisi ilgi uyandırması.
İLGİ
Çocuğun ödül değil de işin kendisi tarafından motive olması için, ilk önce çocuk kendi ilgisini keşfetmeli.
Elimde bir veri yok. Ama Türkiye’de kendi ilgilerinin ve hobilerinin farkında olan kişi sayısı %20’yi geçmez diye düşünüyorum.
Çocuklarınızın ve öğrencilerinizin ilgisi neler? İlk iş bunu keşfetmek. Çocuk ilgisini bir kez keşfetti mi, onu durdurmak mümkün değil.
Benim çocuk kafayı dinozorlar ile bozmuş diyen kaç aile tanıyorum.
Çocuk küçük yaşta ilgisini bilemeyebilir. Bu durumda çocukların ilgilerini keşfetmeleri için mümkün olduğu kadar farklı deneyimler yaşatmak önemli. Onlar ile bu konuları tartışmak, çocuğu tanımak önemli.
DİĞERLERİ
Çocuk kararlarında özgür olmalı, başarı duygusunu hissetmeli ve bir gruba ait olmalı. Bu duyguları uyandıran işlerin kendisi her zaman daha motive edici oluyor. Ödüle gerek kalmıyor.
Sadece ilgi yetmiyor. Farklı etmenler de var.
BAŞARI HİSSİ
İnsan doğasının en önemli özelliği belki de bu. Dersinde başarılı olamayan çocuk, çete kuruyor, çetede başarılı olmak istiyor. Bilgisayar oyunu oynuyor. Oyunda başarılı olmak istiyor.
Peki, insanlar ne zamanlar başarılı hisseder?
Problem/sorun çözdükleri zaman. Ev/ evlilik sorunu da olabilir. Basit bir matematik problemi de.
Bir araştırmada katılımcılar ikiye ayrılıyor. İlk gruba çözmeyecekleri bir problem veriliyor. Hiç kimse çözemeyince, çözümleri söyleniyor.
İkinci gruba da orta derece zorlukta bir problem veriliyor ve çoğu çözüyor. Araştırma sırasında katılımcıların beyinlerindeki etkinlikler ve salgılanan haz hormonları ölçülüyor.
İkinci grupta en çok haz hormonu problem çözüldüğünde salgılanmış. Ama ilk grupta çözümün söylendiği an bile çok hormon salgılanmamış.
Yani, katılımcılar çözümü direkt öğrenmekten zevk almamış, ama problemi çözmekten çok zevk almış. İşte bu zevk, o işin ödülü. Dışarıdan ödüle gerek yok.
Okullarda çocuklara soru sormak ve sonra yanıtı söylemek, çocukları çok da motive etmiyor.
Öyleyse, çocuklara ödül vermektense, dersleri, konuları, işleri, görevleri onlara bir problem halinde sunmamız gerekiyor.
Okullarda çok az olan bir şey. Öğretmen derse girer ve konuyu anlatmaya başlar. Aile nasihat verir, çocuğa deneyim vermez.
ÖZGÜR KARARLAR VE SECİM
Çocuğun iş tarafından motive olması için, o işi özgür iradesi ile seçmiş olması gerekiyor.
Bütün insanlar kendi kararlarında özgür olmak ve kendi seçimlerini kendileri yapmak ister.
Hayat onların kontrolleri altında olduğunu hissetmek ister.
(Zaten böyle bir nesil yetişseydi, şu anda Türkiye’de olanlar karşısında hiç kimse güçsüz hissetmezdi. Okullarda öğrenilmiş güçsüzlük duygusu aşılanıyor bizlere.)
Tabii ki bu durumda da yardıma ihtiyaçları olacaktır, ama ne zaman yardım alacaklarını da kendileri karar vermek ister.
Çocuklar doğru kararı vermede başarılı olamayabilir. O zaman ailenin ve öğretmenlerin görevi seçenekleri çocuğun önüne sermek ve tartışmak.
Sonunda küçük zararlar olduğunu bilsek bile, kendi kararını verme hazzını yaşatmalıyız çocuklara.
Çocuk seçimini kendi yaptığı zaman, ödül ve ceza vermeye gerek yok. Sorumluluk ona ait.
OKULLAR
Bu konularda bana her zaman en çok sorulan soru şu: ama okullarda bazı şeyleri, ödev gibi, çocuklar yapmak zorunda? Seçim hakları yok.
Evet, yapmak zorunda. Ama bu böyle olmak zorunda değil. Öğretmenler ve veliler bu konuda çok şey yapabilir.
Çocuklara öğrenecekleri konuları ilgilerine ve meraklarına göre seçme şansı verilebilir.
Konular ilgilerine bağlanabilir.
Direkte bilgi vermektense, bilgi onlara problem şeklinde sunulabilir.
Bunlar ütopya değil. Müfredatı çocukların oluşturduğu okullar var dünyada.
Çok iyi bir resim çizen çocuğa “Aferin!” demektense, çocuğun merakını artıracak/devam ettirecek sorular sorulabiliriz.
Yeter ki çocuk yaptığı işle kendisinden büyük bir sebebe veya bir kişiye katkıda bulunduğunu hissetsin.
Kaynak: Psk. Özgür BOLAT
Yorumlar